Kurumsallaşma Sürecinde İnsan Faktörü

11139925_10153243758537940_1053176466_n

Kurumsallaşmada öncelikli olarak firmların mevcut ve gelecek için planladıkları stratejik hedefleri bakımından ihtiyaçlarının doğru tespiti ve bunların yerine getirecek kişilerin görev, yetki ve sorumluklarının doğru tanımlanmış olması gerekmektedir. Doğru göreve doğru kişilerin atanması ve ihtiyaç durumunda bu kişilerin farklı ve benzer pozisyonlarda değerlendirilmesi için sürekli eğitilmesi aşamasıyla devam edilir. Görev, yetki ve sorumlulukların doğru tanımlanması, önemli işlerin tamamının düzgün ve eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesini de sağlayacaktır.

Şeffaflık, kurumsal yapıların önemli parametrelerinden biridir ve her bir departman, CEO ve üst düzey yöneticiler de buna dahil olmak üzere sahip oldukları yetki ve sorumluluklar çerçevesinde birbirlerine karşı sorumludurlar ve gerektiğinde hesap vermekle yükümlüdürler. şirket içi departmanlar arasındaki enformasyon akışının doğru ve eksiksiz sağlanması ve kurum içi iletişimin üst düzeyde tutularak ihtiyacı olan departmanlara bilginin vaktinde ve doğru bir şekilde ulaştırılması gerekmektedir

Organizasyonlardaki en önemli unsur aslında insandır ve insana yapılacak her türlü yatırım sirketlerin de  geleceğine yatırım yapılması anlamına gelir. Bu nedenle şirketler çalışanlarının kariyer çizgilerini oluşturmalı ve bu konuda onları yükselmeye teşvik edici hedef belirlemeye yöneltmelidir.

İster küçük ve orta ölçekli olsun ister dev holdingler olsun, her organizasyonun çalışanlarına bir kariyer planı çizebiliyor olması önemlidir. Bu, çalışan verimliliğinin arttıracağı gibi, firmanın verimlilik-başarı grafiğinin yükselmesi ve gelecek hedeflerine ulaşması için de büyük bir önem arz eder. Bir firmanın verimliliği, o kurumun çalışanlarının bireysel hedefleriyle kurumsal hedeflerinin aynı doğrultuda paralel bir şekilde ilerlemesiyle doğru orantılıdır.

Pek çok sektör genellikle deneyimli personel arayışı içerisindedir ve yeni mezun olmuş adayların iş bulma ve yükselmeleri pek kolay olmaz. Yeni mezunların en temel sorunu, deneyimsiz olmaları sebebiyle işe alım sürecinde tercih edilmemeleridir ve  bu durumda nasıl tecrübe kazanacaklarını bilememektedirler. Bu konuda da son derece haklıdırlar. Aslında aşılamayacak bir durum değildir ama çözüm biraz meşakkatli ve zor bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Hem mesleki eğitim veren kurumların hem de şirketlerin ufak tefek düzenlemelerle part-time çalışma imkanına olanak sağlayarak aşılabilecek kadar da kolaydır aslında.

Hali hazırda var olan  personelin de kurum içi eğitimlerine önem verilmesi, hem çalıştığı kuruma bağlılığını hem de kendisine ve yeteneklerine değer verildiği düşüncesiyle söz konusu olan kuruma aidiyet duygusunu kuvvetlendirir. Çalıştığı şirkete bağlı personel, hem mutlu hem de başarı odaklı demektir.

Tartışılması gereken bir diğer önemli nokta da ücret segmentleri ve prim konusudur. Şirketlerde ki genel beklenti işe alınacak personelin hem deneyimli olması hem de çok az bir ücretle çalışmasıdır. Gelişmiş ülkelere baktığımızda çalışana ödenen maaşların ve sağlanan sosyal ve yan hakların karşılaştırılmasında ülkemizin bu konuda yetersiz kaldığını görmekteyiz.

Bu durumun düzeltilmesi,  ancak çalışana olan bakış açısının değiştirilmesiyl mümkün olacaktır. Durum böyle olunca ülkemizde pek çok firmada çalışan sirkülasyonu da oldukça hızlı gerçekleşmektedir. Ancak kariyer planı çizilen, maaş konusunda beklentileri karşılanan ve motivasyonu yüksek bir çalışanın, böyle bir organizasyon yapısından ayrılarak başka bir iş araması için hiçbir neden yoktur. Yeter ki o çalışan kendi hedefleriyle firma hedeflerini paralel doğrultuda ilerlediğine inanıyor olsun.

Her yıl binlerce yeni mezunun istihdam edilmesi, eğitilmesi ve iş hayatına kazandırılması çok önemlidir. Bu noktada, firmalarda yetenek havuzlarının oluşturulması ve belirli bilgi birikimi ve deneyime sahip, yetenekli bireylere kendilerini gösterebilecekleri, geliştirebilecekleri ve çalıştıkları firmaya katma değer sağlayacakları imkanların sunulması da organizasyonların da ayrıca üzerinde derinlemesine düşünmesi gereken önemli bir konudur.

Netice olarak, Türkiye’de pek çok sektörde, gerek kurumsallaşma sürecinde gerekse insan kaynakları yönetiminin doğru bir şekilde uygulanması ve başarılı sonuçların elde edilmesi konusunda hala katetilmesi  gereken uzun bir yol bulunmaktadır. Bu da ancak sektöre çalışanlarına yönelik geleneksel bakış açısının değiştirilmesiyle aşılabilir.

Aysun Can

BASINDA BEN · HİZMET SEKTÖRÜ · KURUMSALLAŞMA · MAKALELERİM